30 Aralık 2010 Perşembe

sanırımgökyüzüseverkapıdakirenkliçiceklerinseslerini

anlamadım, gözüm yaşarlandı.
nedendir, durduk yere yaşarması gözün?
.
kırmızı elmadan kurt çıktı.
hala yaşayan kurtlar olması ne iyi.
.
tırnaklarımda yavru ağzı oje, kadınlık baskın.
.
kalın bir yüzük güzel hislere eşlik, kadınlık.
.
birileri uykuya mı gitti?
giderler mi uykuya gün batmamışken?
.
rüzgarlara sor, dillenirler.
.
yenilikleri kazan ruhuna,
hem bu yeni yıl şimdiden sevdi hayatı.
.
eski yılımda kalan yamalarım ne kadar da renklendirmiş köşedeki yastığımı.
.
pijama giyme rahatlığıma laf ettirmem,
seversin.
.
uyurken kolunu açıtabilirim,
ağır bir beton yığını kadar serttir uykulu halim.
ama dur!
belki eriyik çözeltilere dönüşürüm.
.
o romanı, son yüzüncü sayfasında bıraktım.
tamam, tekrardan tanıklık ederim çan seslerine.
.
bu göz nezlesimi?
akan damlaları hissetmemem normal mi?
acır gibi.
.
bugün eve gelmeden karnımda ziller ötmeye başlayınca, servis yolunda iki tane boyoz aldım.
adam kibar davranıp, yanına bi de ıslak mendil koydu,
akşamüsütü alışverişini sevdim.
.
sanırım ışıklı akşamlar renk katarlar içime.
ya sen?
.
yola çıktık.
.
bana şu paptyalardan al,
bide olmazsa olmazım çubuklu kraker.
.
tamam,
hadi sesleri dinleyelim.

29 Aralık 2010 Çarşamba

yağmuradoyduellerimveıslakgülümserlergökyüzüne

öksürük
anlamadım ?
.
geri duruyorum bir kaç gün.
yazılar beklerler gökyüzünde.
.
iyiliklerim geceme oturmuş sırıtık
selam iskoçyalı.
.
akşamları da girmek istemez bir hal seçiyorum.
karara saygı.
.
dinlerken açıldı algılarım;

28 Aralık 2010 Salı

rüzgarlarısevenkadınlarbilirimmorelbiseli

sadece boşluğa baktım birkaç saniye.
duraksamak mı bu?
.
parmaklarım klavye ye gülümserlerken,
aldım elime kelimelerimi.
duraksamak yetti.
.
yazılası mı gecem?
ya da çekilip uykuma, rüyalara mı bakınılmalı?
bilemem ki şimdi ileri ki zamanı.
.
bir güzelliktir ömrüme çalınan, adı yok
büyülü sözler değil ettiklerim.
karmaşıklığıyla güzellik taşır.
anlamsızlığında anlam bürünür.
suskunlukta hafif bir şarkı mırıltısıyla başlar.
.
cümlelerin dudaklarımdan çıkışını izler sevgilim.
soluğumu dayar soluğuna.
renkleri bu sefer ikimiz için yakar gökyüzü.
yolumu şaşırırım,
debelenir ayaklarım.
bir aptallık belirir,
beynim kaçısında duraksamazmış gibi.
kaçmam.
habersiz gidişleri sevmem ki.
.
güzelliğe selam söylerim aptal kadınlar gibi.
aptallık kötü mü?
hayır, benim ki güzel.
.
el, ayak dolaşması anlatılmazmış gibi ya, ben anlatırım.
o dinler, sever de.
.
bir soba dibinde oturduğum bilinsin isterim
ya da şişkomsu göbeğimin güzelliğini izlerken aynada,
kadın dediğin birazcık etine doygun olmalı diye desteklerim tombişliğimi.
izlerken o,
bir gülümseme yerleştirir yüzüne küstah.
bilirim, sever hallerimi.
.
hem kadınlar rüzgarları severler.
.
es
..

27 Aralık 2010 Pazartesi

kurumuşçiçeklerleyeşersingündüzler

güne düşen yağmuru, gri hava doladı ayağına.
karmaşıklık içindeki renklere boğdu içimi.
.
iki kişi var aklımın kenar köşelerinde.
biri jasingulardejoran
diğeri zaks
huzurlu bir güzellik çevirsin muğla sınırlarını.
.
küçük hislerim çok sevimliler
aşık olasım bile geldi :)
.
kadın ve adam güzellik kattılar hayatıma.
bu doyumsuz eğlenceye dahil oluşum başka bir tat.
teşşekkür ediyorum siz, iki kişi
.
jasingular kadını ve zaks adamı.
an'a sahipliği farkındalıkla süsleyin.
eminlik, öyle olcağına  :)

*sonsuzaşktutuldudiyenzakshuzuradoy

26 Aralık 2010 Pazar

birgünlerdebiryerledeyiztıpkısizgibi

taaaa çok geçenlerde sevgili  Mr.E beni mimlemişti.Ancak ben şapşal mörşh hanım ablası olarak ertelemiş ve bu işi uzatmışım ne yazık ki.O yüzden öncelikle kendime yeterince bağırıp, çağırıp yazmaya başladığımı belirteyim.
yani bana kızma Mr.E :)
kızmamışsın gibi yapraktan geçiyorum mim konusuna;

" Bir kişi seçip onunla neler yapmayı sevdiğinizi yazın"

(anlatışım, hallerimize birkaç cümle kurulmuşluk)

aklıma ilk dan diye düşen şu anda muğla yolundaki,
telefonumda adının alaksız kayıtlılık hali devam eden jasingulardejoran adlı,
müzik dinlemenin zevkini aşılayan,
gece karanlığında onsaat çamurlu yolda muhabbet ettiğim,
köpek sesleriyle korkup kaçan  sonra sesler kesildiğinde yol ortasında soğuk havaya aldırışsız muhabbete devam ettiğim,
beni sabaha kadar ayakta tutma becerisine sahip tek yaratık olabilen,
an'ları yaşanılası kılmak için geçici kötü hislerimizi dağıtma öncülüğüne sahip,
yorgunluğun bahane adı altındaki halini algılayıp böyle bir durumu tartışan,
zaman ayarını bilip ancak geç kalma rekorunu kırmada yandaşlık yaptığım,
soğuk pilavı yemenin tadını anlamlandıran,
akşamüstü karanlığında kalabalık, ışıklı caddelerde koşuşturduğum,
yarım ekmek dönerimin çeyreği,
uykudaki ayak dolanıklığım,
uyku konuşmalarımı kaydedip buna  tekrar  tekrar gülebilen,
tartışmaların bile yanyana, dipdibe olması gerektiğiyle hepimize bunu algılatabilen,
yanlış söylenen kelimeleri anında doğrusunu söyleyerek çokça tür dil kurumluğu yapan,
hayayatımın koca bir bölümünü doldurmakta ki becerisini anlatmaktan yorulmadığım,
kirpik yakınlığım, 
elimin en kısa uzanışı,
hallerimin tanıklığındaki bir başka yanım.
sinem singe.
enbaşhatun.
aklı, kafası, kendi yoğunkadın.
seviyorum çok.
iyikilik varlığına.
sonsuzluk eminliği..
güzel hisler şu anki an'ına..
ay em veri veri lav yu bicavs yu are veri importand benim için :)

gelelim mimlenişlenenlere;
ilnevyA
Berdush
8ex-en8
dipbulueyç :)

25 Aralık 2010 Cumartesi

'yüzüncüizleyimcimin' hatrına 'yüz' küçük not.Tamam şaka!

selam.
mörhabeğ.
öncelikle yaklaşık on senedir bu sektörün içinde olmaktan mutluluk duymaktayım.
öğğğğğğğğğğ  :))
yalanlar yalanlar yalanlar
evet anlaşıldığı üzere keni kendime eğlendim.
evet gelelim asıl meseleye.
yazımızın ana fikri aslında yüz izleyimcim olmuşluğu :)
aslında yüziki izleyimcim oldu fakat  bu kutlamayı genele çevirmek istemedim.
yani yüziki izleyimcime de tenk yu veri mac :)
.
hayat güzelliklerini bu şeklide de sunabilir, daha net anladım.
bu blog işinde öyle çok çok eski değilim ama huzurlu bir yer burası :)
blogu açtığımda, beni ilk bir ay kimsecikler izlemedi.
(evet, bu gerçeği söylüyorum artık) :))
allah allah diyorum, bu insanlar neden görmüyorlar beni.
hatta bir ara kendimi bile izledim :) (rezilmörşh)
offf tamam, komik zamanlarımdı.
hem siz gülmeyin, herkesin olur öyle zamanları.
tabi sonradan anladım ki ayarlarda bir sorun var  :)
araştırdım, buldum, ettim, eyledim ve oldu sonunda :)
.
off şu an yazdıklarım çok günlük oldu gibi geldi.
ama umursamadan yazıyorum.
hem nasılsa kınanmak gücüme gitmeyecek :)
.
öncelikle güzel düşünceli insanlara algılarımı açarak yönelişimle, bu blog açtı güneşini ruhuma :)
eğlenceli biriyim ve bazen bende takıntılı olabiliyorum, çokca.
ama içimdeki filmleri kendim çekerken izleyen birilerinin olması eğlenceli olur diye düşündüm.
.
ohhh gülümsek yazı yazmak rahatlığı :)
gece ayazını çok severim.
mesela ayaklarım dondular şu an.
inatla yazı yazmaya devam eden parmaklarıma söz geçirmek istememek  :)
.
bazen gariplikler güzellik katarlar hayatlarımıza.
görmezden gelmeyiniz.
garipliğe gülümsek yaklaşıp, dokununuz.
sıcaklık içinizdeki duvarları eritir.
uykuya geçmeden önce iki dakika kadar düşünün.
iki dakikanın uzunluğunu fark edin.
düşünce balonlarını boyayın, renk verin ve sonra uçurun sonsuzluğa.
hadi şimdi rahat olsun gece uykunuz.

bazıgecelergülümsekbirileribişeyleryazarlargeceyianlamlıkılmakiçin.
susarım.

23 Aralık 2010 Perşembe

renklibalontoplarısudayüzerler

önce şunu aç.

dinle, algıla çokca

bu kış, hüzün tadında.
hüzünlü olduğumdan değil hiç.
mesela adını sevmeyebilirim ikisene sonra.
kırılabilir, umursamıyorum pek.
yaprakları izleyenlere üzgünlüğüm.
hani sarı yaprakları,
hani o ayrılıkmış gibi adlandırılan.
kaçası olan sarı yapraklar.
bu kışa işim vermeyelim.
hani şunu yaptığımız bir kıştı bile demeyelim.
hislerim bir şarkıya çalındı bu sabah.
yavaş yavaş yükselen yaprakları göz ucuyla izliyorum.
anlamsız gelen herşeyi anlamayın.
uzun bir yol bu.
yaprakların rengi sarı.
dokunmadan uzaklaş istersen bu sefer.
gökyüzünden çevirme yüzünü.
kucaklar seni.
susma, söyle sende şarkını.
güneş hep sıcak gülümser..     

22 Aralık 2010 Çarşamba

yürü biraz
durma.
.
soluğum kesik kesik,
durmuyorum.
'hadi, yürü' dedi
.
adamlar sessiz uzaklaşırlar kapılardan
kalemlerim çok renkli.
içimi söylemem.
saklıyor muyum?
haha (kısa kessen bu sefer)
.
sana soru sormak gerek
.
aklımın bir küçük odası var,
evet.
.
söylemlerimle uyuşmuyor kalbim.
kafam ne büyük.
.
küçük bir şeker.
mutlu oldum.
.
sesim.
duymak istermisin?
ben bugün güzelim.
yok.
sana demedim.
.
burnunu ne güzel severim.
yüzüm kızardı.
bilmem.

17 Aralık 2010 Cuma

bazen masallar yağmurlarla başlar, masalları sever misin?

dün gece ateş halinde uyuklama.
sanırım yağmur dün çok sevdi beni.
geçti şimdi.
iyilik, ohh
.
dün çok yol yürüdüm.
kulağımda hep başka başka hissettiren müzikler.
küçük kaldırımları yabancı bir şehir hayaliyle yavaş yavaş yürüdüm.
hislerden, düşünceler büyüdü.
bardaktan serpiştiren yağmuru çok sevdim.
şemsiyeli yaratıkların arasından geçerken ben daha da yağmura yanaştım.
anladı beni, gülümsedim.
.
birini, birilerini düşündüm böyle, bol bol.
takıntılarım kendimle kaldığımda daha az ve birde sadece burda.
bu iyilik mörşh, sarıl.
.
dün bütün derslerde küçük bir çöp adam ve birde üniversite çizdim sırama.
resmini çekip buraya koymak için.
sonra çektiğim hiçbir resmi beğenmedim.
sonra beğendim.
ama ani hastalığım gülümsek bırakmadı, yanaşamadım bilgisayara.
.
ha bide bir gün önce birden çalışmadı inertneti gösteren o ışıklı kutu.
götürdüm tamirci uğur'a.
dediki bunun adaptörü yanmış.
anladım.
ne güzel olmuş o zaman.
düşündüm de sanırım girmemek gerekmiş o gün, ki girmedim.
bunda bir sıkıntı yok.
garip yarımlıkları severim.
.
bazen hayata sadece küçücük gülümseriz.
hayat  :)

15 Aralık 2010 Çarşamba

başlıkbulmakistemedimçünkügaripliklerhepgülümsetir

bugün birinden bir mesaj bekledim, uzunluğu önemliydi ya da sadece bir kaç kelime kadar uzun.
sonra mesaj geçiktikçe heyecanım arttı.
artan heyecan uzun zamandır tadılamayanlardan.
enfes tatlar,  ne severim :)
o biri, teşşekür ettim küçük heyecan için.
.
bugün ptt'de bir kaç fatura işi hallettim.şanlı günüm olmalı ki içerisi yığın insan doluydu.
gülümsedim ve küçük bir köşeye çekilip insanları izlemeye başladım.
saçlar, ayakkabılar, kaçamak bakışlar, kadınlar, adamlar, memur amcalar.
kulağımda Zaz.
herkesin durgun kış halini Zaz'la bozasım var.
deli bu kız desinlerdi birşey olmazdı da pek.
ayaklarımı hafif hafif oynatmaya başladım.
dur dedim mörş, yapma.(içsaçmasalaksesim)
yapmadım, durdurdum güzel siyah kaşe montlu kadını.
.
eve gelirken köy otobüsünde bir sürü şey düşündüm.
özellikle buraya yazıcaklarımı.
sanal varlığımı,
gizlilik hallerini,
soyutluk güzelliğini.
sonra.. ıııı..  diğer düşündüklerimi yazmıcam, bilmesende olur :)
sonra dibimdeki çantaya baktım.
ne kadar da kolaydı bir kalem kağıt çıkarıp şuraya bişeyler karalamak.
ama yok dedi içlisesim, şu an yolun tadını çıkarmalısın.
bende çıkardım.
.
soğuk, sevdim.
titrek parmaklarımda hayat var.
hissediyorum sıcaklığı.
.
eve geldim.
bahçe kapısına kadar çamura battı botlarım.
aldırmadım.
annem daha gelmemişti, tütmeyen bir soba bacası sırıtıyordu bana.
çantamı kapı eşiğine bırakıp, müziğin sesini daha da açtım.
kollarımı iki yana salıp sessizce döndüm bahçede.
...
kasalı bir motor sesi(koşaradımkapıya)
anahtarı çıkardım, kapıyı açtım ve selam boşev :)
önce hemen sobayla yakınlaştık.(kovasını çıkarıp boşalttım dün geceden kalan küllerini)
odun, kömür koydum tekrardan, temiz temiz.
birkaç dakikaya ısındı küçük oda.
ohhh  şu an hala sıcacık :)
..
sonsöz;
altı üstü bir bilet parası, haydi koş gel bir cennet burası
rengarenk bir yaşam umut rüyası..

sezen aksu parçası 'ceylan ertem'

13 Aralık 2010 Pazartesi

birigiderkenbakarlarmışhep

rüya.
sonrası ağlak mörş
baba dün gece rüya tanımlı soyut ibarede bir yolculuğa çıktı.
gerçekliği ne kadar da net.
ağlaşmak ve içte ki küçük acı.
ölüm değil insanı korkutan yada ağlaklığa boğan.
yaşanmaması bir daha en küçük anların, ya da bir küçük gülümsemenin, ya da sarılamamak.
of.
böyle duygusalımlıağlak yazıları bu kadar net içimi göstere göstere anlatasım yoktu.
yok dediğim oldu.
bir şey de yapasım yok  kafanızdaki her nasıl oluşacaksa oluşmuş olana.
bu  da dinledikçe yükselen birşey işte.
al, sende yüksel

12 Aralık 2010 Pazar

çoraplarınnegüzelçizgiliolanından

bir kadın.
dörtgen küçük bir oda.
net, sarı, çirkin bir ışık
gözyaşı damlası yolu
göründü, tam kirpik ucunda, akışkan
bir eli dudaklarında, kuru bir tat gibi
bir eli dizinde, yavaş ve sesli tık tık sesleri
suskunluğu göz boyaması
içi bir volkan delisi kadar patlak
algısız, algılı
alnından okuyorum kendini anlatım biçimlerini
gördüklerim net net, sıralı
kadın kadın koktu oda
seslenmek yanlış, sus.
kapalı algılılık sadece bu gece.
çantasından iki kere ısırdığı çikolatayı çıkardı,
izliyorum, tadı alıyor
konuşmadan daha da susmak gerek
..

''dinlerken''

10 Aralık 2010 Cuma

birvarmışyokmuşlarevvelzamanlarda

içim çok cazibeli
saklıyorum
bul
.
ifade olunası hallerim durmuyor.
bu kadar dönmek iyi midir ki?
hiç geç değil derken, anladım seni.
..
gülümseksin ne başka bir hal,
çözmeni beklerim saçımın kıvırcıklığı kargaşasını,
çözülesi zor  olmuşluğum doğrudur, hele bu ara.
ama bul.
soğuk içimi ısıttı.
nefes alıyorum, bu iyi.
..
Çocuk sol eliyle ensesini kaşıdı.
Umursamaz tavrı ne kadar da  çekici.
İlginç.
Ama bazen sinir bozucu,
O da kızsal düşünce aptallığımdan..
Sınıftaizlediğimbiroğlançokcafarkındasızkeno

zaz dinliyorum

NOT:
Dominanizm: adlandırma
Örnek: sarı rengin ismi aslında sarı değil, adlandırılmış olduğu için sarı 
yani mor olsaydı sarı renk, mor diyecektik zaten adlandırılana.
İnsansı koku.

9 Aralık 2010 Perşembe

benbirbenahbuben

kafam dağık,
saçlarım kadar karışık, canlansın kafanızda.
bu ara birşeyler var alemimde.
garip.
anlatasım da yok.
öyle içim.
iyiyim ama kötü değil.
sadece fazla düşünmekten, yoğunluk boğuyor.
düşünmemek daha fena.
o zaman en iyisi boğulmak.
saygılar

not;
kafamın durgunluğuna el sallıyorum.
ha tamam, anlaştık biz
gülümsedi.

7 Aralık 2010 Salı

yorgungüzellikalemleri

uykuya yelken açmaya gidiyorum.
tatlı bir yorgunluk hali
ha bir de,
saçlarım boynumu yaktı bende hemen tokasız topladım
hoş bir bayan benmörşh

dipnot; yazdım, sonra sildim bazen onsaniye bile düşünmek yazılacak şeyi basitleştirir.
(çok bilmişmişteyim ondan)

6 Aralık 2010 Pazartesi

güneşaçmışelsalla

geceden erken kalkma kararı
sabah koşusu için çalar saat
çıkıyorum evden 3 dakikaya
soğukta koşucam
heyecan
asdfghjklşiasdfghjklşi
yeni başlangıç için ilk adım.
gün pek aydın :)

4 Aralık 2010 Cumartesi

3 Aralık 2010 Cuma

gecebirbardaksunetliğiiçindeloşbirkasımpatı

kelimelerimin ucu salınık,
tutmuyorum.
bedenim latin bir müzik eşliğinde dans ediyor.
hayır,yok içmiş değilim.
sadece hislerime uyup, uykuyu üstüme giymeden önce yatışımı renklendiriyorum bu şaşalı törenle.
..
-merhabalar, siz uykumu?
-tanışalım mörşh
-peki.
..

2 Aralık 2010 Perşembe

durgun ruh kayıpmış mı? heybenbirsolukbenizli!

saçma sapan bir başlık bulup içimin şatafatlı kargaşasındaki durgunluğu anlatmak istedim.
yobaz bir his.
.
şu an dışarıdaki rüzgara karşı koşasım var.
bu koşacağım anlamına gelmez.
.
durup durup saçma sapan şarkılar besteleyip, söz yazıyorum.
doğal olarak dinlenilesi olmadıklarından (sesimdende kaynaklı) evin içinde bağıra bağıra söylemek, bir beni mutlu ediyor.
.
ayağımı sinek ısırmış, kaşındı gün boyu.
off yine (harthart)
.
paptyaları çok severim, hep sevmişimdir.
şu an birinin bana sadece benim hoşuma gideceğini düşünüp bir demet papatya almasını istedim.
sanırım önemsenmek hoşuma giderdi.
.
yarının güzel bir gün olacağı hissine kapılmak için aklımdaki bütün somut sıkan gerçeklikleri buaraya yazarak yok ediyorum.


kapıyı araladım rüzgara..

29 Kasım 2010 Pazartesi

mim.net,evet yani sadece mim

sevgili dipbulueyç beni mimlemiş
teşekkürler en insanlık hali mimlenişi için  :)
Mim’in konusu: “Size göre aşk nedir?
Bir ilişkiden neler beklersiniz?”
aşk..
öylesine bir bakış bazen
kocaman bir sarılmak hissi en uç safhada.
iki kişi arasında insanların anlamayacağı kadar bilinmez bir dokunuş sarhoşluğu bazen.
ya da yüzünün her bir çizgisinin ne kadar güzel olduğunu düşünmek, bilmek kadar küçük.
tüm farkındalıkların ortasında beyninin farkındasız olmak istemesiyle inatlaşma hali.
böyle adı yok, sadece his.
sevilmek kadar güzel ve mutlu bir gülümseme.
....
bilemiyorum şu an tanım yapmak en azından aşk için suslası bir hal gibi..
ama şundan bahsedebilirim ki çevremdeki, her gün karşılaşma fırsatı bulduğum yoldaki insanlar ya da dershane  ya da bir misafirliklerde tanık olduklarım şaşırtıyor beni.
sevgililik hali hep güzel gelmiştir bana ama insanlar artık o kadar basit düşünüyorlar ki günlük hayatta birbirimize isimlerimizle hitap etmek kadar kolaylaşmış sevgiliye söylenen hitaplar.
'ali,ayşe,fatma' gibi 'aşkım,maşkım,bebekim' tanımlı sözlerle bezeleyip yaşadıklarının basitliğinde karalı hatunlar ve beyler çoğalıyorlar.
insanların aşk konusunda garip düşünceleri var, şaşılası..
bence aşk en azından bu kadar basitliği hak etmiyor.
bence aşk,
tüm bunların farkında olan,
ve güzelliği paylaşan iki kişinin, yana yana gelindiğinde tüm bu terimlerin komikliği içinde birbiriyle dalga geçmesi kadar komik ve doğallık sunan bir mutluluk :)
bencelerim benim yörüngede geziniyor,
herkesin 'senceleri' ayrıdır.
saygılar sunarım :)
mimlenişlenenler;


Telekinesis 
kaplumbağalar da uçar
sevigili dipbulueyç beni ödüllendirmiş.
teşekkür ediyor ve ilk ödülümü almaktan memnuniyet durumumu belirtiyorum
ama ben ödül vermeyeceğim çünkü şu an vermemem gerektiğini hisseden bir ruh halim var.
yaa aslında işin açığı kimse okumayacakmış gibi geldiğinden ödül yerine mim yazacağım :)

iyihisiçinyeşilbadivemörş

uykum var.
ağır gözlerim.
ama uyuyasım yok hiç.


birkaç gündür hep bu şarkı, nedeni bilmiyorumlu

28 Kasım 2010 Pazar

uykuya yelken açmadan az önce

 sesleri bu kadar net duymak bazen beni de yoruyor(biliyorum başkaları da var)
küçücük bir karıncayı bile en uzağımdayken fark etmek gibi.
bazen salmak istiyorum tüm beden darlığımı, içimi bıraksam alıvericekler gibi ben'i.
bu korkunç bir bencillik sanki.
yani aslında ben insanları severim.
(sorun insanları sevmemiş gibi yapmak, yoksa salak mısın mörşh )
dur, tamam.
sıkıldım oyundan.
.
insan tanımak kitap okumak kadar açar bakış yönümü.
gece gece laf çoğaltmaya gelmedim tabi.
hatta yazmak yoktu aklımın dibinde.
bir kaç blog okumak yetmişken ruhuma
gülümsedi yeni kayıt ibaresi.
hadi dedi
etrafıma bakındım önce.
kış soğuğundan içeriye fırlamış birkaç sinekten başka kimsecikler yok.
koridorumun loş ışığı hep aynı güzelliğiyle aydınlatıyor yüzümü.
boynum kaşındı.
uyuz olmak istedim, bu duyguyu da yaşamak için sırf.
evet hatta,
bence insanlar arada bitlenmeli bile.
o küçük yaratıkların saç aralarındaki oyunlarına izin vermek, meydan açmak gerek.
oha düşündüm de küçükmitler biz kafayı kaşıdıkça rahatsız olup çadırlarını oradan araya  taşırlarmış ahahah ne güzel olur.göçebe mit olurlar :))
bugün sobayı yakmadık.evin içi ılık.
annem mışılda.
bende yelken açmaya gidiyorum.
hadi sende gel..

yazının bu hale gelişi toparlanamadı.
af diliyorum.

27 Kasım 2010 Cumartesi

bir hatun gece yarısı bana bakındı ve sardı kollarını anne eli gibi

tüm gece başımdaydı, 
evde hazır nane limon olmamasına rağmen nane ve limon çayı yapabilen,
gecenin yarısında zorla iyi geleceğini söyleyip ılık duşla rahat bir uyku çekmemi sağlayan çok canım simge hatunum.  
anne elim gibi, sarınarak uyuduğum.
kıyamam..
gece için minnet..

not:'simge' kişisi
beni ben kadar tanıyan, en dip yanım.
hayata bakışımı güzelleştiren kocaman bir kucak.
seni çok seviyorum..

26 Kasım 2010 Cuma

gece uyku kaçması ve uyku tutmaması çekişikliği

gece uyanma şaşkınlığı
gece uyku tutmama hali
muhabbete girişler.. 
mörşmalov şeysi ve saçmasalak tatlısı
red kit ve dalton kardeşler
bayım bayım dipbulubayım
..
satranç öğrencem, evet.
beden boşluğu, gevşeme
..
kahkahaların yakışıklılığı
hayalbazmörş
sakal
kıvırcık saç
erkeğin sakallısı, kızın kıvırcıklısı
hayalleri çiz
hayalleri unutma
huzurlu gülümseme
ve mesut bir kapanış
..

merhab öksürük

bademcik
boğazımda bir ağırlık var gibi.
yutkunmak ağrılı
ama önemsemiyorum.
.
küçüknot: bazen insanlara sırf kendilerindeki hoş bir yanı fark etmeleri için merhaba diyorum.
merha..
merhab..
merhaba.
merhaba mörşhil.


güldüm, mörşhil şaşkın :)

24 Kasım 2010 Çarşamba

bir caz şarkısı çalınır..

Sessizlik içimdeki haykırış kadar net
Bu tuhaf..
Suskunluk mu?
Siliyorum.
..
Ben haykırış delisiyim.
Çiçek satıyorum, kokulu..
Bir caz şarkısı çalınır ellerimde.
Elbet duyulur sevgili sesim.
Güneşi kazandım ruhuma..

23 Kasım 2010 Salı

gidişler,dönüşler,gariplikler

kasım 13
saat:14:00
Şu an otobüsteyim.
Saçlarım çok güzel kabardı.
Eşofman giydim,rahat.
Kulağımda kulaklık ve Jehan Barbur çalıyor.
Yol ve ben
Oha! büyülü gibiyim.
Yanımda iki kitap var.İki çünkü kararsız kaldım.
Şu an saçlarım ensemi yaktı ve toplayasım var.Yok ya vazgeçtim, halim çok hoş bozmak güzel gelmedi.
Hızla geçen arabaları izliyorum.Dikkat ettim de herkesin ayrı bir telaşı var.Bende tam ortada bir yolcuyum öylesine.
Küçük karalama defterimi bagaja koyduğum çantam da unuttuğum için bu yazıyı yanımdaki kitaplardan birinin en arka sayfasındaki boş bir sayfaya yazıyorum.
Offf şarkılarım çok güzel.Jehan'dan sonra şimdi Yasmin Levy.Aslında dün gece simge kocaman bir caz albümü hazırlamıştı yolculuğum için.Fakat sevgili leptap, kart okuyucuyu okumadı.Ama olsun halim yine de hoş :) Aaaa şu an otuz saniyelik bir tünele girdik.Işıklar harika, gece yolculuğu gibi.Bayıldım..
Akşam 6'da varmış olurum babacığımın dizinin dibine :)
Yolumu güzelleştiren tüm her şeye kocaman teşekkür.
Gülümsek mörşh yolda :)


kasım 20
saat:10.30
Selam
Buda dönüş blog yazım.
Yine Jehan kulağımda.Sonra Jülide Özçelik sonra Yasmin..
Birbuçuk saattir yoldayım.Daha iki saatim var İzmir'e ve sonrasında birbuçuk saat daha da yolum var.
Bu bir hafta çok fazla çabuk geçti.
Arkamda bıraktığım adam hüzünle uğurladı beni.Sesi ağlak..
Daha öncekileri gibi değil.Garip.
Annemin telefondaki sesi mutlu, özlemiş kızını :)
Babacım sesi boğuk sadece hoşçakal diyebildi.
Hayata karşı bakış açım gün geçtikçe değişiyor.Değer yargılarım belirginleşiyor iyice.Ben ben olacak olanın zeminini kuruyorum olgunlaşışımla..
İlk bir saat çok dolu otobüsün koridorunda bir taburede oturdum.Şimdi inenler olduğundan yer bulabildim.Yanımda yedinci sınıfa gittiğini öğrendiğim genç bir adam var :)
Suskunum.Garipsiyorum kendimi.
Tüm bir haftanın her saniyesi dolu geçti.Tam bir yıl olmuş gelmeyeli.Aslında her yazın gelirdim iki ay.Ama bu sene sınav telaşıyla uğraşmaktan hiç gelemedim.
Ha bu arada kulaklığımın biri bozuldu.Ama ben ikisini de takıyorum.Nasılsa benden başka bilen yok bozuk olduğunu (çirkin gülüyorum, içim sinsi benim ) :)
Offf ellerim temizlik yapmaktan yarıldılar.Tırnaklarım çirkin ve ötesi.Ama onları umursamaz bir tavır takınıp, gururla taşıyorum, saklamıyorum da :)
Ben aslında yolculukları çok severim.Her çeşit insan görmek mümkün.Onları rahatsız etmemek şartıyla incelemek kadar eğlendiğim hiç bir şey yok.
İki koltuk ötemde hoş, irice bir adam.Ben taburede otururken dipdibemişiz, kalkarken fark ettim.Kirli sakallı, etine dolgun benim yaşlarda gri kapşonlu bir genç :) Bir şey olacağından değil sadece bu küçük yolculuğumda kendimce minik bir karşılıksız gönül eğlencesi yaptım :)
Sonra..
Sonra yine yolculuk farkındalığı.Gidiş yönüm..
Midem bulandı.
Geride bırakmak bu sefer daha da zor oldu.
Bilemiyorum..
Hava sislendi.Güneş kayboldu.
Teşekkür tüm gariplikler
Geliyorum işte, yoldayım..
mörşh


''Cumartesi geldim ama bir türlü geçemedim internetin başına.
Geçikmiş yazı, geçikmiş mörş üzgünler.Umarım uzunluk korkutmaz.
Saygılar 
Geldim :) ''

13 Kasım 2010 Cumartesi

yol

bayram için babama gidiyorum.
yaklaşık bir hafta yokum.
beni özle :)

garip mim,gariplikler,garip mörş

yağmurlu kocaman renkli bir kasım günüydü bugün, yani dün, yani cuma.sanırım simgenin upuzun saçlarını kısacık kestirip yeniliği içimize buyur etmesiyle de alakalı olarak huzur doluydu günüm :)
biraz önce sonbahar ayazında dışarıda koşturdum rüzgara doğru.yanaklarım kırmızı.bu çok iyi :)
.
aslında bu yazı mimlendiğim için hem teşekkür hem de cevap.aslında daha önceden yazmıştım ama çok sevgili şu önümde tuşlarına bastığım lepitap akşamüstü donunca tüm yazdıklarım silindi.o kadar işimin arasında emek verip yazdığım o yazıyı kaybedince sinirlenip kapattım her şeyi.şöyle düşünelim demek ki o yazıyı o an göndermemem gerekti ve gönderemedim.evet.bu kadar :)
.
sevgili dipbulueyç'e sevgilerle :)
ve gelelim mim'e;
gariplikler;
1)gözü açık uyurum :)
herkes tarafından bilinen bu uyku tarzım sabahlama muhabbetlerimizin mühim konusudur.ilk uykuya yenik düşen ben olurum(artık daha az)ve sonra curcuna başlar.makyaj malzemeleriyle ve takılarla oluşan bir palyaço görünümü sırasında uyanma olasılığım sıfırdır.her şeyi sabah ki videolardan izleyip kendimi yuhlayan da ilk ben olurum.yani ben hem gözü açık hem de soluksuz uyuyan bir öküz misali sevimliyim :)) 
2)telefonda mesaj yazmaya hala alışamadığımdan hep geç yazarım ve adım teknoloji özürlüsü :)
3)evdeki çoraplarımın yarısı delik.eskiyene kadar atmam.(annem eskici der)
4)ortaokulda arkadaşlarıma imzalattığım gömleğim küflenmiş olmasına rağmen atamıyorum.
5)portakal yerken bıçakla küçük bir kısmını kesip, oradan sıka sıka yerim(bu sadece portakal için geçerli)
6)lise bitmesine rağmen tüm kitap ve defterlerim defoda saklılar.çünkü hepsinde o anki hislerimle yazılmış küçük notlarım var.aynı zamanda hala birer kaynak olabilecekleri konusunda da net kararlı bir hisse sahibim :)
7)küçüklüğümde (bunu daha öncede söylemişimdir) dünyada izlenme rekorları kıran bir filmde farkındasız olarak bir başrol oyuncusu olduğumu sanırdım.
Mimimizin konusu: Garip alışkanlıklarımız ve yapamadıklarımız nelerdir?
ben sadece garip hallerimi yazdım şimdi sıra sizde :)
başarılar..
mimlenişler;
telekinesis
ümit mutlu
timeout
bi dost
ayci
depresif ayu
ilnevyA
illegalsmile
serkan
profösör
kar pastası
çariçe
8ex-en8
maximehmet
Liella
AD
rahatsız
hatsumomo

11 Kasım 2010 Perşembe

elma, mutfak ışığısı, kendim, yabancı gece, yakın şarkı

Kokumdasın ki güç bela sürünüp bulduğuuuum
Elinde kaybolup uzandığım ufuklaraaaağ
Hoş senin de bir varoluş sebebin vaaaağğr 
Yakından uzaktan alakam olsa mutluyum.

Bir gülümseten beniim
Bir daha daha söyler misin?
Tek iyim sen kalmışsın aman ne mutluyum, 
Burnuuum omzundaaaaağ
....
omzuna konsun, al.

10 Kasım 2010 Çarşamba

bu sabahların bir anlamı olmalı.

Sabah.
Aydınlık ve bize gülümseyen bir sabah.
Tamamen karşılıksız bir sabah.
Bizi gülümsetecek kadar yeni bir sabah.
Düşünce yığınlığının arasından el sallayan bir sabah.
..
Güneş perdelerin arkasından sırıtık izliyor beni.
Perdeleri açmak kadar kolay güzelliği içeri almak.
Gün aydın olsun hepinize..

9 Kasım 2010 Salı

biri biriymiş o biri iyi gelmiş

gülümsek yüzümü dışa vurunuşum var bu yazının her bir harfinde.
olduğum kendimi, muhabbetimi, düşüncelerimdeki hal'i anlayan şahsa.

dipbulueyç'e sevgiler :)

8 Kasım 2010 Pazartesi

hoyrat.

Rüzgar deli gibi eserken, bulutların arasından kafasını gösteren güneş üflüyor tüm rengini.
Hava bir kapalı bir açık.
Belirsizlik ne güzel.
Mesela şu an bir metoroloji uzmanı olmak istemezdim.
.
Çarşıya gitmem gerek, kalabalığa.
Gidesim yok ama gitmem gerek.

ruhumun hatrına yazı.

Kafam çok dolu.
''sıkıldım kendimden'' 
Bu güzel bir cümle değil.
Sıkkınlığı yaratan kendi düşüncelerim, bu yüzden an'ımı renklendirmem gerek.
Aynanın karşısına geçip yüzüme başka haller takınıp gülmeyi deneyeceğim.
İçimin iyiliği gülümsesin istiyorum.
Halim bulantılı gibi ve bu hiç olmadığım kadar durgunluk katıyor içime.
Net bir düşünceye körü körüne bağlanıp, sonuçsuz kalmak gibi ağırlaşıyor düşüncelerim ve hep uyumak istiyor bazı etkili düşünce balonlarım.Kimi zaman o balonlar o kadar umursamaz ki önlerine geçemediğim de etkili olabilirlik oranları fazlaca.
Uzun cümle kurup, kelime bilgimi sınayasım varmış gibi testler yapıp kendimle oynayasım var.Yolda giderken tak diye insanları durdurup, merhaba diyesim var.Yüzlerindeki o anlık ifadelere farklı anlamlar yükleyip, hepsini karıştırasım var.
Osun istiyorum.Birileri beni durdursun.Çekinmeden merhaba mörşıl desin ve bende yüzüne bakıp gülümserim belki.
Mutluluk küçücük olsun istiyorum insanların beyninde, sevdiğim papatyalar gibi.
Biri beni durdursun istiyorum, yolduğu papatyaları elime tutuşturup kaybolan.
Ya da sadece biri beni durdursun.
Ya da ruhum beni bulsun artık.

vakit; üç saat önce
yayınlamak zamanı; şu an 
(nedenli)

6 Kasım 2010 Cumartesi

mormaviliiç

bütün kontrolsüzlüklerim uykuda
göremezsin.
şeffaf ruhum.
temiz..


küçük kareli not defterimden, 
belirsiz zaman

sabah körü

Bugün cumartesi ve aslında dershanem yok.(ahh uyku)
Ancak kalkma mecburiyetim var(sebebimi anlatasım yok)
Biraz önce halıları çıkarıp büyük balkonda ıslattım hortumla.
(annem işe giderken feci öttü, kesinlikle ıslat diyerekten)
Öğlen sonra işlerimi halledip gelene kadar yumuşasınlar diye ıslanık halıcıklar.
Evden çıkıyorum, kulağımda geceden dinlediğim bir şarkı..

5 Kasım 2010 Cuma

selam hoşnut!

Uzunca bir puşi
en işlek caddenin birinde.
Yollukluk,
soluk, uzun bir puşi.
Soluk ama bana, benim.
.
Ha bide kedi..
Adı kedi.
Küçük bir ben, dip dibeyiz.
Adı kedi.
Sonra küçük bir ben.
Kedi adı.
Ben bir küçücük kedi.
Saçmalarlar mı?..
kediler ve benler.
Ben ve benkediler,
Sonra senler..
vıttırılar.
fito.
mötö.
löbölevivömöhüleyn
sdfgshfjkdşflg

3 Kasım 2010 Çarşamba

sis,yürüyüş,ben,kedi,kurbağalar,yol,gölge,ev,dağ,anahtar,soba,odun, cızırtı.

Sobaya odun attım.
Cızırtıları duyunca oturdum.
Öncesi..

Akşam yürüyüşü..
Eve dönerken karanlığın erken çöküşüyle ilgili kendimle konuştum.
Koca bir taşa oturmuş benekli kendiyle akşam selamlaşması yaptık.
Tam ev yoluna dönerken önümde ilerleyen gölgeme kızıp, yolu uzattım sırf arkama geçsin diye.
Bunun mutluluğunu yaşarken yolu izledim.
Ne kadar da pürüzsüz görünüyor diye düşünürken aslında pürüzlü olduğunu gizledim kendimden.
Sokak lambalarının biri yanık, biri yanmıyordu.
Bu beni korkutmadı, ilerledim.
Yolum üç kurbağayla kesişti.
Onlara yol verdim ve topraklı yola geçtim.
Topraklı yol bizim evin yoluna girdiğinizin işaretidir.
Ne kadar tuhaf.
Anlattığım şey bendeki kadar net canlanmayacak sizde :(
Durdu teyzenin evini geçtikten sonra sağ tarafta hala yapımı tamamlanmamış bir inşaat  var ve sol tarafta yazın patlıcan, domates ekilen bir tarla.
Elli adım sonra kocaman bahçeli  bir ev, evim.
Kavak ağaçlarının dibinde ve kışın akan bir deresi var kenarında.
İlerledikçe ormana giriyorsunuz, sıra sıra dağlar karşılıyor sizi. Daha çok ilerlesen bir koyun ağılı da görürsün.
Ama ben bunları bildiğim için daha fazla ilerlemeden evin bahçe kapısından içeri girdim.
Gökyüzü sisli bugün, yoğun.
Bir an durup dağlara yakınlaşan bulutlara gülümsedim.
Gülümsediler, hissettim.
Cebimden anahtarımı çıkardım ve kapıyı ilk defa açarmış gibi heyecanlanmış numarası yaparak eve girişimi olay haline getirdim.
Evden çıkarken ışıkları açık bırakmak her zaman evde birilerinin olduğu hissini verir.
Gülümsedim.
Sobalı oda soğumuş, odunlar küle dönmüş.
Kapağını açtım ve birkaç odun attım.
Cızırtıları duyunca oturdum..

gün aşırı uyandı, geçen zamana üzgünlük!

dün akşam 8'den beridir uyuyorum,yeni kalktım.Sanırım ben fazla yoğunluğa bağlı uyku sendromu hastalığına tutuldum.
bu tam bir saçmalık.

not: evin içinde bağıra bağıra söylüyorum.
paylaşım;
''dünyaaaağ dönüyoooor sen ne derseen de, yılllaaaar geçiyooor fark etmesende''

1 Kasım 2010 Pazartesi

kasım, kış, soba

ilk kasım günü.
evin bacasından dumanlar yükseliyor
odun kokulu oda
ve bir tabak mandalin
keyif..
.
sobayı kurduk dün annemle
çok güldük
az kalsın borularla peşimde koşacaktı :)

gülümsek mim

çok sevgili, sayın 8ex-en8  mim'leme için teşekkürlerimi iletiyorum.bu benim ikinci mim'lenişim ve evet mimlenmek güzeldir yani güzel.Öncelikle yazmak için geceyi bekledim. karanlıkta battaniye' ye sarılı, hafif üşümekli olup birşeyler yazmak çok eğlenceli :) mim konumuz keyifli, pek hoş bir hal olmuş mim ismine layık :)
mim konusu;
Kitaplığınızın karşına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız yada hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.
Mim Kuralları:
- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.
- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.
- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez. 
ben ve mim, baş başa
oturduğum yerden gözlerimi kapatıp, güzel bir nefes alıp, elimi arka taraftaki üst üste dizili kitaplara doğru yolladım ve tuttum birini..
okul çıkışlarımın yol üstü kitapçısında çalışan hoş adamdan bi doğum günü hediyesi bu kitap. arkadaşım kamuran, kamur :) okuldayken ders aralarında okuduğumu hatırlıyorum.kitap kısa bölümlerden oluşuyor.

bu, GEL ZAMAN... GİT ZAMAN adlı bölüm 14
55. sayfadan bir paragraf;
''kaybettik zamanı, izini toza kaptırdık. Dünde bıraktık onu, unuttuk kendimizi bugün. Ahmak avlayan malihülyaları eliyoruz şimdi. Badem helvasına sarımsak eziyor, ateşi pamuğa düşürüyoruz.''

''Ayine''  İskender Pala

mimlenenler;

30 Ekim 2010 Cumartesi

savruk

Küçük bir kız..
Yalansız, fitnesiz
Ah içimde
Korkuları var,
Düşünmekten alıkoyamadığı sinsilikler,
Yok yapmam dediğini yapan,
Umursamaz tavrındaki şaşkınlığı fark edip,
Halini değiştirmeyen,
İnsanları anlamayı sevip,
Biraz olsun anlamamak isteyen,
Seslerin onu kızdırdığı an da sesi yükselten,
Düşüncelerini uçsuz nehirlerde birleştirip,
Kıyıya geri döndüğünde düşüncesiz sanılmak isteyen,
Yitirdiklerini her an içinden geçiren,
Savruk  yaprakların peşinden ayrılmayan
Gözleri hep azıcık açık olan,
Korkusunu elindeki bir ceviz tanesiyle paylaşan,
Ayaklarındaki dikenleri görmezden gelen,
Aynalarına göz ucuyla bakan
Soluk renkli bir kız..
Küçük bir kız..
Duyulmamış sesi
Ve susmuş..

Temmuzun altısı ikibinon