29 Kasım 2010 Pazartesi

mim.net,evet yani sadece mim

sevgili dipbulueyç beni mimlemiş
teşekkürler en insanlık hali mimlenişi için  :)
Mim’in konusu: “Size göre aşk nedir?
Bir ilişkiden neler beklersiniz?”
aşk..
öylesine bir bakış bazen
kocaman bir sarılmak hissi en uç safhada.
iki kişi arasında insanların anlamayacağı kadar bilinmez bir dokunuş sarhoşluğu bazen.
ya da yüzünün her bir çizgisinin ne kadar güzel olduğunu düşünmek, bilmek kadar küçük.
tüm farkındalıkların ortasında beyninin farkındasız olmak istemesiyle inatlaşma hali.
böyle adı yok, sadece his.
sevilmek kadar güzel ve mutlu bir gülümseme.
....
bilemiyorum şu an tanım yapmak en azından aşk için suslası bir hal gibi..
ama şundan bahsedebilirim ki çevremdeki, her gün karşılaşma fırsatı bulduğum yoldaki insanlar ya da dershane  ya da bir misafirliklerde tanık olduklarım şaşırtıyor beni.
sevgililik hali hep güzel gelmiştir bana ama insanlar artık o kadar basit düşünüyorlar ki günlük hayatta birbirimize isimlerimizle hitap etmek kadar kolaylaşmış sevgiliye söylenen hitaplar.
'ali,ayşe,fatma' gibi 'aşkım,maşkım,bebekim' tanımlı sözlerle bezeleyip yaşadıklarının basitliğinde karalı hatunlar ve beyler çoğalıyorlar.
insanların aşk konusunda garip düşünceleri var, şaşılası..
bence aşk en azından bu kadar basitliği hak etmiyor.
bence aşk,
tüm bunların farkında olan,
ve güzelliği paylaşan iki kişinin, yana yana gelindiğinde tüm bu terimlerin komikliği içinde birbiriyle dalga geçmesi kadar komik ve doğallık sunan bir mutluluk :)
bencelerim benim yörüngede geziniyor,
herkesin 'senceleri' ayrıdır.
saygılar sunarım :)
mimlenişlenenler;


Telekinesis 
kaplumbağalar da uçar
sevigili dipbulueyç beni ödüllendirmiş.
teşekkür ediyor ve ilk ödülümü almaktan memnuniyet durumumu belirtiyorum
ama ben ödül vermeyeceğim çünkü şu an vermemem gerektiğini hisseden bir ruh halim var.
yaa aslında işin açığı kimse okumayacakmış gibi geldiğinden ödül yerine mim yazacağım :)

iyihisiçinyeşilbadivemörş

uykum var.
ağır gözlerim.
ama uyuyasım yok hiç.


birkaç gündür hep bu şarkı, nedeni bilmiyorumlu

28 Kasım 2010 Pazar

uykuya yelken açmadan az önce

 sesleri bu kadar net duymak bazen beni de yoruyor(biliyorum başkaları da var)
küçücük bir karıncayı bile en uzağımdayken fark etmek gibi.
bazen salmak istiyorum tüm beden darlığımı, içimi bıraksam alıvericekler gibi ben'i.
bu korkunç bir bencillik sanki.
yani aslında ben insanları severim.
(sorun insanları sevmemiş gibi yapmak, yoksa salak mısın mörşh )
dur, tamam.
sıkıldım oyundan.
.
insan tanımak kitap okumak kadar açar bakış yönümü.
gece gece laf çoğaltmaya gelmedim tabi.
hatta yazmak yoktu aklımın dibinde.
bir kaç blog okumak yetmişken ruhuma
gülümsedi yeni kayıt ibaresi.
hadi dedi
etrafıma bakındım önce.
kış soğuğundan içeriye fırlamış birkaç sinekten başka kimsecikler yok.
koridorumun loş ışığı hep aynı güzelliğiyle aydınlatıyor yüzümü.
boynum kaşındı.
uyuz olmak istedim, bu duyguyu da yaşamak için sırf.
evet hatta,
bence insanlar arada bitlenmeli bile.
o küçük yaratıkların saç aralarındaki oyunlarına izin vermek, meydan açmak gerek.
oha düşündüm de küçükmitler biz kafayı kaşıdıkça rahatsız olup çadırlarını oradan araya  taşırlarmış ahahah ne güzel olur.göçebe mit olurlar :))
bugün sobayı yakmadık.evin içi ılık.
annem mışılda.
bende yelken açmaya gidiyorum.
hadi sende gel..

yazının bu hale gelişi toparlanamadı.
af diliyorum.

27 Kasım 2010 Cumartesi

bir hatun gece yarısı bana bakındı ve sardı kollarını anne eli gibi

tüm gece başımdaydı, 
evde hazır nane limon olmamasına rağmen nane ve limon çayı yapabilen,
gecenin yarısında zorla iyi geleceğini söyleyip ılık duşla rahat bir uyku çekmemi sağlayan çok canım simge hatunum.  
anne elim gibi, sarınarak uyuduğum.
kıyamam..
gece için minnet..

not:'simge' kişisi
beni ben kadar tanıyan, en dip yanım.
hayata bakışımı güzelleştiren kocaman bir kucak.
seni çok seviyorum..

26 Kasım 2010 Cuma

gece uyku kaçması ve uyku tutmaması çekişikliği

gece uyanma şaşkınlığı
gece uyku tutmama hali
muhabbete girişler.. 
mörşmalov şeysi ve saçmasalak tatlısı
red kit ve dalton kardeşler
bayım bayım dipbulubayım
..
satranç öğrencem, evet.
beden boşluğu, gevşeme
..
kahkahaların yakışıklılığı
hayalbazmörş
sakal
kıvırcık saç
erkeğin sakallısı, kızın kıvırcıklısı
hayalleri çiz
hayalleri unutma
huzurlu gülümseme
ve mesut bir kapanış
..

merhab öksürük

bademcik
boğazımda bir ağırlık var gibi.
yutkunmak ağrılı
ama önemsemiyorum.
.
küçüknot: bazen insanlara sırf kendilerindeki hoş bir yanı fark etmeleri için merhaba diyorum.
merha..
merhab..
merhaba.
merhaba mörşhil.


güldüm, mörşhil şaşkın :)

24 Kasım 2010 Çarşamba

bir caz şarkısı çalınır..

Sessizlik içimdeki haykırış kadar net
Bu tuhaf..
Suskunluk mu?
Siliyorum.
..
Ben haykırış delisiyim.
Çiçek satıyorum, kokulu..
Bir caz şarkısı çalınır ellerimde.
Elbet duyulur sevgili sesim.
Güneşi kazandım ruhuma..

23 Kasım 2010 Salı

gidişler,dönüşler,gariplikler

kasım 13
saat:14:00
Şu an otobüsteyim.
Saçlarım çok güzel kabardı.
Eşofman giydim,rahat.
Kulağımda kulaklık ve Jehan Barbur çalıyor.
Yol ve ben
Oha! büyülü gibiyim.
Yanımda iki kitap var.İki çünkü kararsız kaldım.
Şu an saçlarım ensemi yaktı ve toplayasım var.Yok ya vazgeçtim, halim çok hoş bozmak güzel gelmedi.
Hızla geçen arabaları izliyorum.Dikkat ettim de herkesin ayrı bir telaşı var.Bende tam ortada bir yolcuyum öylesine.
Küçük karalama defterimi bagaja koyduğum çantam da unuttuğum için bu yazıyı yanımdaki kitaplardan birinin en arka sayfasındaki boş bir sayfaya yazıyorum.
Offf şarkılarım çok güzel.Jehan'dan sonra şimdi Yasmin Levy.Aslında dün gece simge kocaman bir caz albümü hazırlamıştı yolculuğum için.Fakat sevgili leptap, kart okuyucuyu okumadı.Ama olsun halim yine de hoş :) Aaaa şu an otuz saniyelik bir tünele girdik.Işıklar harika, gece yolculuğu gibi.Bayıldım..
Akşam 6'da varmış olurum babacığımın dizinin dibine :)
Yolumu güzelleştiren tüm her şeye kocaman teşekkür.
Gülümsek mörşh yolda :)


kasım 20
saat:10.30
Selam
Buda dönüş blog yazım.
Yine Jehan kulağımda.Sonra Jülide Özçelik sonra Yasmin..
Birbuçuk saattir yoldayım.Daha iki saatim var İzmir'e ve sonrasında birbuçuk saat daha da yolum var.
Bu bir hafta çok fazla çabuk geçti.
Arkamda bıraktığım adam hüzünle uğurladı beni.Sesi ağlak..
Daha öncekileri gibi değil.Garip.
Annemin telefondaki sesi mutlu, özlemiş kızını :)
Babacım sesi boğuk sadece hoşçakal diyebildi.
Hayata karşı bakış açım gün geçtikçe değişiyor.Değer yargılarım belirginleşiyor iyice.Ben ben olacak olanın zeminini kuruyorum olgunlaşışımla..
İlk bir saat çok dolu otobüsün koridorunda bir taburede oturdum.Şimdi inenler olduğundan yer bulabildim.Yanımda yedinci sınıfa gittiğini öğrendiğim genç bir adam var :)
Suskunum.Garipsiyorum kendimi.
Tüm bir haftanın her saniyesi dolu geçti.Tam bir yıl olmuş gelmeyeli.Aslında her yazın gelirdim iki ay.Ama bu sene sınav telaşıyla uğraşmaktan hiç gelemedim.
Ha bu arada kulaklığımın biri bozuldu.Ama ben ikisini de takıyorum.Nasılsa benden başka bilen yok bozuk olduğunu (çirkin gülüyorum, içim sinsi benim ) :)
Offf ellerim temizlik yapmaktan yarıldılar.Tırnaklarım çirkin ve ötesi.Ama onları umursamaz bir tavır takınıp, gururla taşıyorum, saklamıyorum da :)
Ben aslında yolculukları çok severim.Her çeşit insan görmek mümkün.Onları rahatsız etmemek şartıyla incelemek kadar eğlendiğim hiç bir şey yok.
İki koltuk ötemde hoş, irice bir adam.Ben taburede otururken dipdibemişiz, kalkarken fark ettim.Kirli sakallı, etine dolgun benim yaşlarda gri kapşonlu bir genç :) Bir şey olacağından değil sadece bu küçük yolculuğumda kendimce minik bir karşılıksız gönül eğlencesi yaptım :)
Sonra..
Sonra yine yolculuk farkındalığı.Gidiş yönüm..
Midem bulandı.
Geride bırakmak bu sefer daha da zor oldu.
Bilemiyorum..
Hava sislendi.Güneş kayboldu.
Teşekkür tüm gariplikler
Geliyorum işte, yoldayım..
mörşh


''Cumartesi geldim ama bir türlü geçemedim internetin başına.
Geçikmiş yazı, geçikmiş mörş üzgünler.Umarım uzunluk korkutmaz.
Saygılar 
Geldim :) ''

13 Kasım 2010 Cumartesi

yol

bayram için babama gidiyorum.
yaklaşık bir hafta yokum.
beni özle :)

garip mim,gariplikler,garip mörş

yağmurlu kocaman renkli bir kasım günüydü bugün, yani dün, yani cuma.sanırım simgenin upuzun saçlarını kısacık kestirip yeniliği içimize buyur etmesiyle de alakalı olarak huzur doluydu günüm :)
biraz önce sonbahar ayazında dışarıda koşturdum rüzgara doğru.yanaklarım kırmızı.bu çok iyi :)
.
aslında bu yazı mimlendiğim için hem teşekkür hem de cevap.aslında daha önceden yazmıştım ama çok sevgili şu önümde tuşlarına bastığım lepitap akşamüstü donunca tüm yazdıklarım silindi.o kadar işimin arasında emek verip yazdığım o yazıyı kaybedince sinirlenip kapattım her şeyi.şöyle düşünelim demek ki o yazıyı o an göndermemem gerekti ve gönderemedim.evet.bu kadar :)
.
sevgili dipbulueyç'e sevgilerle :)
ve gelelim mim'e;
gariplikler;
1)gözü açık uyurum :)
herkes tarafından bilinen bu uyku tarzım sabahlama muhabbetlerimizin mühim konusudur.ilk uykuya yenik düşen ben olurum(artık daha az)ve sonra curcuna başlar.makyaj malzemeleriyle ve takılarla oluşan bir palyaço görünümü sırasında uyanma olasılığım sıfırdır.her şeyi sabah ki videolardan izleyip kendimi yuhlayan da ilk ben olurum.yani ben hem gözü açık hem de soluksuz uyuyan bir öküz misali sevimliyim :)) 
2)telefonda mesaj yazmaya hala alışamadığımdan hep geç yazarım ve adım teknoloji özürlüsü :)
3)evdeki çoraplarımın yarısı delik.eskiyene kadar atmam.(annem eskici der)
4)ortaokulda arkadaşlarıma imzalattığım gömleğim küflenmiş olmasına rağmen atamıyorum.
5)portakal yerken bıçakla küçük bir kısmını kesip, oradan sıka sıka yerim(bu sadece portakal için geçerli)
6)lise bitmesine rağmen tüm kitap ve defterlerim defoda saklılar.çünkü hepsinde o anki hislerimle yazılmış küçük notlarım var.aynı zamanda hala birer kaynak olabilecekleri konusunda da net kararlı bir hisse sahibim :)
7)küçüklüğümde (bunu daha öncede söylemişimdir) dünyada izlenme rekorları kıran bir filmde farkındasız olarak bir başrol oyuncusu olduğumu sanırdım.
Mimimizin konusu: Garip alışkanlıklarımız ve yapamadıklarımız nelerdir?
ben sadece garip hallerimi yazdım şimdi sıra sizde :)
başarılar..
mimlenişler;
telekinesis
ümit mutlu
timeout
bi dost
ayci
depresif ayu
ilnevyA
illegalsmile
serkan
profösör
kar pastası
çariçe
8ex-en8
maximehmet
Liella
AD
rahatsız
hatsumomo

11 Kasım 2010 Perşembe

elma, mutfak ışığısı, kendim, yabancı gece, yakın şarkı

Kokumdasın ki güç bela sürünüp bulduğuuuum
Elinde kaybolup uzandığım ufuklaraaaağ
Hoş senin de bir varoluş sebebin vaaaağğr 
Yakından uzaktan alakam olsa mutluyum.

Bir gülümseten beniim
Bir daha daha söyler misin?
Tek iyim sen kalmışsın aman ne mutluyum, 
Burnuuum omzundaaaaağ
....
omzuna konsun, al.

10 Kasım 2010 Çarşamba

bu sabahların bir anlamı olmalı.

Sabah.
Aydınlık ve bize gülümseyen bir sabah.
Tamamen karşılıksız bir sabah.
Bizi gülümsetecek kadar yeni bir sabah.
Düşünce yığınlığının arasından el sallayan bir sabah.
..
Güneş perdelerin arkasından sırıtık izliyor beni.
Perdeleri açmak kadar kolay güzelliği içeri almak.
Gün aydın olsun hepinize..

9 Kasım 2010 Salı

biri biriymiş o biri iyi gelmiş

gülümsek yüzümü dışa vurunuşum var bu yazının her bir harfinde.
olduğum kendimi, muhabbetimi, düşüncelerimdeki hal'i anlayan şahsa.

dipbulueyç'e sevgiler :)

8 Kasım 2010 Pazartesi

hoyrat.

Rüzgar deli gibi eserken, bulutların arasından kafasını gösteren güneş üflüyor tüm rengini.
Hava bir kapalı bir açık.
Belirsizlik ne güzel.
Mesela şu an bir metoroloji uzmanı olmak istemezdim.
.
Çarşıya gitmem gerek, kalabalığa.
Gidesim yok ama gitmem gerek.

ruhumun hatrına yazı.

Kafam çok dolu.
''sıkıldım kendimden'' 
Bu güzel bir cümle değil.
Sıkkınlığı yaratan kendi düşüncelerim, bu yüzden an'ımı renklendirmem gerek.
Aynanın karşısına geçip yüzüme başka haller takınıp gülmeyi deneyeceğim.
İçimin iyiliği gülümsesin istiyorum.
Halim bulantılı gibi ve bu hiç olmadığım kadar durgunluk katıyor içime.
Net bir düşünceye körü körüne bağlanıp, sonuçsuz kalmak gibi ağırlaşıyor düşüncelerim ve hep uyumak istiyor bazı etkili düşünce balonlarım.Kimi zaman o balonlar o kadar umursamaz ki önlerine geçemediğim de etkili olabilirlik oranları fazlaca.
Uzun cümle kurup, kelime bilgimi sınayasım varmış gibi testler yapıp kendimle oynayasım var.Yolda giderken tak diye insanları durdurup, merhaba diyesim var.Yüzlerindeki o anlık ifadelere farklı anlamlar yükleyip, hepsini karıştırasım var.
Osun istiyorum.Birileri beni durdursun.Çekinmeden merhaba mörşıl desin ve bende yüzüne bakıp gülümserim belki.
Mutluluk küçücük olsun istiyorum insanların beyninde, sevdiğim papatyalar gibi.
Biri beni durdursun istiyorum, yolduğu papatyaları elime tutuşturup kaybolan.
Ya da sadece biri beni durdursun.
Ya da ruhum beni bulsun artık.

vakit; üç saat önce
yayınlamak zamanı; şu an 
(nedenli)

6 Kasım 2010 Cumartesi

mormaviliiç

bütün kontrolsüzlüklerim uykuda
göremezsin.
şeffaf ruhum.
temiz..


küçük kareli not defterimden, 
belirsiz zaman

sabah körü

Bugün cumartesi ve aslında dershanem yok.(ahh uyku)
Ancak kalkma mecburiyetim var(sebebimi anlatasım yok)
Biraz önce halıları çıkarıp büyük balkonda ıslattım hortumla.
(annem işe giderken feci öttü, kesinlikle ıslat diyerekten)
Öğlen sonra işlerimi halledip gelene kadar yumuşasınlar diye ıslanık halıcıklar.
Evden çıkıyorum, kulağımda geceden dinlediğim bir şarkı..

5 Kasım 2010 Cuma

selam hoşnut!

Uzunca bir puşi
en işlek caddenin birinde.
Yollukluk,
soluk, uzun bir puşi.
Soluk ama bana, benim.
.
Ha bide kedi..
Adı kedi.
Küçük bir ben, dip dibeyiz.
Adı kedi.
Sonra küçük bir ben.
Kedi adı.
Ben bir küçücük kedi.
Saçmalarlar mı?..
kediler ve benler.
Ben ve benkediler,
Sonra senler..
vıttırılar.
fito.
mötö.
löbölevivömöhüleyn
sdfgshfjkdşflg

3 Kasım 2010 Çarşamba

sis,yürüyüş,ben,kedi,kurbağalar,yol,gölge,ev,dağ,anahtar,soba,odun, cızırtı.

Sobaya odun attım.
Cızırtıları duyunca oturdum.
Öncesi..

Akşam yürüyüşü..
Eve dönerken karanlığın erken çöküşüyle ilgili kendimle konuştum.
Koca bir taşa oturmuş benekli kendiyle akşam selamlaşması yaptık.
Tam ev yoluna dönerken önümde ilerleyen gölgeme kızıp, yolu uzattım sırf arkama geçsin diye.
Bunun mutluluğunu yaşarken yolu izledim.
Ne kadar da pürüzsüz görünüyor diye düşünürken aslında pürüzlü olduğunu gizledim kendimden.
Sokak lambalarının biri yanık, biri yanmıyordu.
Bu beni korkutmadı, ilerledim.
Yolum üç kurbağayla kesişti.
Onlara yol verdim ve topraklı yola geçtim.
Topraklı yol bizim evin yoluna girdiğinizin işaretidir.
Ne kadar tuhaf.
Anlattığım şey bendeki kadar net canlanmayacak sizde :(
Durdu teyzenin evini geçtikten sonra sağ tarafta hala yapımı tamamlanmamış bir inşaat  var ve sol tarafta yazın patlıcan, domates ekilen bir tarla.
Elli adım sonra kocaman bahçeli  bir ev, evim.
Kavak ağaçlarının dibinde ve kışın akan bir deresi var kenarında.
İlerledikçe ormana giriyorsunuz, sıra sıra dağlar karşılıyor sizi. Daha çok ilerlesen bir koyun ağılı da görürsün.
Ama ben bunları bildiğim için daha fazla ilerlemeden evin bahçe kapısından içeri girdim.
Gökyüzü sisli bugün, yoğun.
Bir an durup dağlara yakınlaşan bulutlara gülümsedim.
Gülümsediler, hissettim.
Cebimden anahtarımı çıkardım ve kapıyı ilk defa açarmış gibi heyecanlanmış numarası yaparak eve girişimi olay haline getirdim.
Evden çıkarken ışıkları açık bırakmak her zaman evde birilerinin olduğu hissini verir.
Gülümsedim.
Sobalı oda soğumuş, odunlar küle dönmüş.
Kapağını açtım ve birkaç odun attım.
Cızırtıları duyunca oturdum..

gün aşırı uyandı, geçen zamana üzgünlük!

dün akşam 8'den beridir uyuyorum,yeni kalktım.Sanırım ben fazla yoğunluğa bağlı uyku sendromu hastalığına tutuldum.
bu tam bir saçmalık.

not: evin içinde bağıra bağıra söylüyorum.
paylaşım;
''dünyaaaağ dönüyoooor sen ne derseen de, yılllaaaar geçiyooor fark etmesende''

1 Kasım 2010 Pazartesi

kasım, kış, soba

ilk kasım günü.
evin bacasından dumanlar yükseliyor
odun kokulu oda
ve bir tabak mandalin
keyif..
.
sobayı kurduk dün annemle
çok güldük
az kalsın borularla peşimde koşacaktı :)

gülümsek mim

çok sevgili, sayın 8ex-en8  mim'leme için teşekkürlerimi iletiyorum.bu benim ikinci mim'lenişim ve evet mimlenmek güzeldir yani güzel.Öncelikle yazmak için geceyi bekledim. karanlıkta battaniye' ye sarılı, hafif üşümekli olup birşeyler yazmak çok eğlenceli :) mim konumuz keyifli, pek hoş bir hal olmuş mim ismine layık :)
mim konusu;
Kitaplığınızın karşına geçin. Gözlerinizi kapatın. Derin bir nefes alın. Elinizi kitapların üzerinde gezdirin ve birini seçin. Şimdi gözlerinizi açın. Bir kitap seçmiş durumdasınız. O kitabı satın aldığınız yada hediye gelmişte olabilir anı hatırlamaya çalışın. İlk kez okuduğunuzda neler düşünmüştünüz, hatırlayın. Şimdi sayfaları şöyle hızlıca bir dolanın ki, kitabın kokusu burnunuza gelsin. Evet, ne güzel bir koku bu! 55. sayfayı bulun. Sayfayı tekrar okuyun. Sayfadan bir paragraf seçin ve mim konusu olarak bunu blogunuza yazın. Daha sonra siz de arkadaşlarınızdan üç tanesine cevaplaması için gönderin.
Mim Kuralları:
- Mimlenenler mimi cevaplamak zorundadırlar, mim bozulamaz.
- Mimin bozulması teklif dahi edilemez.
- Mim yalnızca 3 kişiye gönderilebilir.
- Karşılıklı mimlemeler yasaktır.
- Mim, her bir blog için sadece bir kez cevaplanabilir.
- Mim kurallarının ilk 6 maddesi değiştirilemez. 
ben ve mim, baş başa
oturduğum yerden gözlerimi kapatıp, güzel bir nefes alıp, elimi arka taraftaki üst üste dizili kitaplara doğru yolladım ve tuttum birini..
okul çıkışlarımın yol üstü kitapçısında çalışan hoş adamdan bi doğum günü hediyesi bu kitap. arkadaşım kamuran, kamur :) okuldayken ders aralarında okuduğumu hatırlıyorum.kitap kısa bölümlerden oluşuyor.

bu, GEL ZAMAN... GİT ZAMAN adlı bölüm 14
55. sayfadan bir paragraf;
''kaybettik zamanı, izini toza kaptırdık. Dünde bıraktık onu, unuttuk kendimizi bugün. Ahmak avlayan malihülyaları eliyoruz şimdi. Badem helvasına sarımsak eziyor, ateşi pamuğa düşürüyoruz.''

''Ayine''  İskender Pala

mimlenenler;