28 Haziran 2011 Salı

çamaşır makinasının sıkmaya başlarken ki sesini dinliyorum! öf.

öf.
bayağa öf.
ne biçimsiz kızsın.
zeytin çekirdeklerinin kişisel gelişimi seni bağlamaz.
öf.
kocaman bir domates ısır, kırmızısı içine renk katsın.
çekirdeklerini sayıp, koleksiyona fıydır.
yapmadığın şey değil, inkara lüzum yok.
.
ama bu sefer binyirmisekiz kere öf.
tombul göbeğine yumruk at bebeğim.
sakince otur yerine sonra.
biraz da sus.
hep lakırdı olmaz ya.
.
hayır.
çeneni kapa demedim.
yanlış yanlış uzatan sensin böceğim.
.
öf.
seni tanımlara ekleştiremiyorum.
yani tanımlar, ek'siz kalır gibi.
anlamadın.
peki
bu farklı bir durum değil.
geçiyoruz.
.
ha bir de bazen uzayı düşün.
karadeliklerde kaybolup, geri gelesin gelmesin.
üzülme, içim çok iyilikli.
.
öf.
bir git.
.
.
.
not; sallama çay kafa yapar.

17 Haziran 2011 Cuma

duru bir tazelik içime dolan, duru!

''gecemin rengiydin, şimdiyse uykum sana geliyor.
uyumaya doyamayacağım bu gece.
sadece hayallerle var ettiğimiz, erişilmez cennetin kadını.
seviyorum seni.
tersinden söylüyorum, düz halini çok yıprattılar.
bu yüzden seviyorum seni.''

-bir gülümseten gece daha, teşekkür ederim çokça :)

notlar uzamasın;
-birileri hep böyle sever, hep bilir,  hep fark eder an'ları, sesleri, halleri.
-hep güzellik gelsin içimize, hep sevelim renkleri, insanları, sesleri..
-...hep..
-pembe kısa şorta uysun diye pembemsi bir askılı tişört, benzer renkte bir patik çorap ve duş sonrası salık kurumaya bırakılmış, uzun kıvırcık saçlı hatunu izliyorum da, içi pek şaşalı bu gece.
aman, aman ne ala (şapkalı a)

16 Haziran 2011 Perşembe

ay tutulurken, zaman üşür ses çıkarmadan. ben de giderim rüzgarın da

''.. ellerim önce omuzlarında   ..
önce boynunu öpüyorum, yanağını ve dudaklarını.
bak ay çıkmış bizi izliyor,
ay fazı'ndayız sevgilim.
gecemi sana emanet ediyorum, sakın kaybetme'' dedi adam tutulan gecede.

ve bir armağan daha..



teşekkür ederim geceye,
sana,
ve ay'a.

14 Haziran 2011 Salı

sabahları bahçede altı-yedi tane kaplumbağa buluyorum!

'vurdumduymaz bir katile dönmeden gitmeliyim'
dedi içimdeki şaşkın sesler.
severim cümlelerin kafamdaki dengesizliğini.

hop!
uzamasın sanatlı söyleyişlerim.
sonra uzun yoldan dönemem :)

13 Haziran 2011 Pazartesi

belki yine, yeniden papatya ekerim!

annemin ayak baş parmağı sanki burgulu bir makarnaya benziyor.
.
duşta suyun derimin altından geçtiğini hissederek insan dışı varlıklara özeniyorum.
.
annem tam bir kadın.
.
babam kimi zaman algısız.
.
yaz kokusu köye en erken gelir, duyulmaz; ben dinlerim.
.
ağlar sararan otlar ve küser sarmaşık güneşe.
.
elimi toprakta gezdirirken çamuru tadasım geliyor, küçüklüğüm :)
.
bu gece bayık gözlü bir canavarım, dişli ve sarhoş.
.
belki yarın uçar gider tüm meyve salatalarında ki renkler.
.
hep yenilenir, her zaman, hep.
..

gerik!

Yazı yazmanın nedenli anlamlı olduğu zamanlardan biri.Üzgün ya da mutlu anlardan farklı bir hal.
Kızgın, sinirli, saç diplerim diken diken, sinirleri hoplamış durum budur işte.
Gerildim.
Gergin ipler gibiyim.
Merhaba bugün adım gerik!
Saçma.
Yani algısızlık.
Genel algısızlıktan bahsediyorum, genel ve bu ara herkesin beynini ele geçiren o sayın algısızlıktan.
Ya ben kendimi yeterince anlatamıyorum ya da insanlarla aramdaki algılılık derecesi bu ara farklı çalışıyor.
Pes!
Evet pes!
Vallahi pes!
(buradan bir 'pes' yahnisi çıkar, evet)
Yazarak kafamın içinde kemirgence dolaşan gerikliği atıyorum.
İyi ki düşüncelerimle bir kaç sözcük fırtlatıyorum dışıma.Yoksa öylece kalırdı tüm kaburgalarım.
Yani nasıl mı?
Gerik!
Uyduruk cümlelerle halimi anlatırken, kelimeleri çarpıtıp, kafa dengi olmayan, saçma hallere bürünesim var.
Yani bildiğin iç gerikliğim tavan yapıp, yokuş aşağıya sarkıyor.
Belki sevgili gerik çokça hoşnut durumdan.
Ancak ve ancak ( ki bu bir mantık eklemi olur) sosyal bünyem şu an yıkık ve dökük kuruntularla taşıp, kendini dağlara sürdü.
Susuz çöllerde gebermeden dönerim.
çokçok öperim.
sevgiyle..


not; bir şeyler yazmamak, hiç yazmadığım anlamına gelmez.
içim iyi.
ruhum iyi.
tedirgin olanlar an'lıktır, bu da o an'lardan.
ilgililik istemem, geçiniz.
'gülümsekkaparımgözlerimi'